AŞK: Bir kıpırtı ya da takıntı

Bir ilişkiyi ya da kişiyi niçin istediğinizi açıklayamıyorsanız aşık değilsiniz demektir. O kişiyi gördüğünüzde ya da düşündüğünüzde içinizde yükselen bir heyecan dalgası dışında bir açıklamanız yoksa aşık değilsiniz demektir. Ya da o kişiyi düşünmeden edemiyorsanız aklınızdan çıkaramıyorsanız ve yinede onu niçin istediğinize ilişkin bir açıklamanız yok ise aşık değilsiniz demektir. Böylesi bir durumdaysanız yol yakınken zaman yitirmeyin bir pskiyatriste müracaat edin derim.

 

Ağırlıkla depresyon hastalarında olmak üzere ruhsal rahatsızlıkların çoğu takıntılar, yersiz kuruntu ve endişeler, nedensiz heyecanlar, evhamlar ile elle tututulur gözle görülür hale gelirler. Evhamlar, kuruntular, takıntılar ve yersiz heyecanlar kişinin kendine ya da başkalarının o kişiye yaptığı açıklamalara rağmen geçmez, dinmez. Tekrar tekrar bozuk plak gibi yaşanmaya devam ederler. Beyin ruhsal hastalık ürettiğinde herhangi bir şeye sarar, bu bazen aile yakınları için yersiz bir endişelenme, bugün ya da geçmişte kalmış bir söz davranış ya da olaya takılıp kalma, evinin ya da vücudunun kirli olduğu ya da yeterli derecede temizlenmediği hissine kapılmada olduğu gibi. İşte bu beyin bazende bir kişiye takar ve niçin o kişi, neden o değilde bir başkası değil, onda ne buluyorsun, onunla olmak ne demek, onla olduğunda ne olacak, onunla olmanın sana katkısı ne diye sorulduğunda afallıyorsa bu beyin aşk değil ruhsal sıkıntı üretiyor demektir. Karşılık göremeyen aşklar moral bozukluğuna neden olurlar. Moral bozukluğu geliştiricidir. Araştırmaya sorgulamaya yol açar. Kişi kendini ve karşıdakini sorgular. Hayatı sorgular. Eksikliklerini ve güçlü yanlarını keşfeder.

 

Oysa nedensiz heyecan ve nedensiz takıntı olarak aşk bir ruhsal hastalık belirtisinden ibarettir. Keza aşık olduğunu söyleyen kişi depresyonun diğer belirtilerinide yaşar.

 

Nedir onlar? Gün içinde ya da bir kaç gün aralıklarla yaşanan;

• Mutsuzluk, boşluk ve anlamsızlık hissi, isteksizlik ya da eskiden tat veren şeylerden haz alamama

• Yorgunluk ya da enerji kaybı

• Uykusuzluk ya da gün içinde çok uyuma

• İştahsızlık ya da çok yeme

• Kilo kaybı ya da kilo alma

• Ani çıkışlar, sinirlilik ya da öfke patlamaları

• Unutkanlık

• Konsantrasyon eksikliği

• Yersiz kuruntu ve endişeler

• Bugüne ya da geçmişe ait konulara takılıp kalma

• Geleceğe dair abartılı endişeler.

 

Hayatına giren ya da hayatına girdiğini düşündüğü kişiden başkasını ve başka bir şeyi düşünemez hale gelmiş biri depresyon hastalığının pençesinde kıvranıyor olabilir. Ruhsal hastalığı nedeni ile bir kişiyi takıntıya dönüştüren ve depresyon hastalığından muzdarip bir insana, insan aşık olunca böyle olur denmemeli. Neden bir psikiyatristle görüşmüyorsun, yaşadıkların, hissettiklerin ve düşündüklerin bana çok normal gelmiyor denmeli. Sağda solda böyle konuşmalara ve yazılara çok rastlıyoruz. Oysa bu konuşmalar ve yazılar depresyon ya da bir ruhsal hastalığa aşk gibi bir muamele çekmemize neden oluyor. O kişinin hasta olduğunu ve tedavi görmesi gerektiğini gözden kaçırmış oluyoruz. Ve daha vahimi de aşık olduğunu sanan o kişiyi depresyon hastalığının sonuçları ve kendisi ile o kişiyi yalnız ve baş başa bırakmış oluyoruz. Aşırı hareketli, arzu istek ve öfkesini kontrol edemeyen bir çocuğa yaramaz ele avuca sığmaz gibi yakıştırmalar yaparsanız, çocukta ebeveynlerde bu davranışları karakter gibi algılarlar. Çocukta bu olup bitenleri hiperaktivite rahatsızlığı olarak adlandırırsanız ebeveynin çocuğa yaklaşımı değişir çocuğunda kendine yaklaşımı farklılaşabilir. Yaftalama ya da adlandırma yaptığınız şey her neyse ona karşı yaklaşımınızda, yaftalamanız ya da adlandırmanızdaki gibi olur. Yani adlandırmalar diğer bir deyişle etiketlendirmeler dikkatli yapılmalıdır.

 

Bilgideki değişime paralel adlandırmalar da değişmelidir. Depresyon hastalığının bir belirtisi olan “kişiye takılma ya da saplanmaya” aşk muamelesi çekmeyelim. Keza depresyon hastalığı sinsi bir hırsız gibidir. Hep çalar. Zamandan çalar. Enerjimizi çalar. Hayata bağlayan duygularımızı çalar. Yaratıcı motive edici düşüncelerimizi çalar, performansımızı çalar.

 

Aşk mutsuzluğa kapı açıyorsa ya da “Bir enerji ve coşku patlamasına” neden oluyorsa bir şeylerin ters gittiğini düşünmeliyiz.

Scroll to Top