Cinsel İsteksizlik

Aşağıda hep var olagelen ya da diğer bir deyişle geçmişten beri süregelen cinsel isteksizlik problemi olan bir kadını konuşacağız. Bu kadının anlattıklarında, dikkatinizi vermeniz gereken ana nokta, cinsel isteksizlik sorununu sanki hep öyleymiş gibi anlatması ve algılamasıdır.

“ Üç yıllık bir evliliğimiz var. Son bir yıldır kendimi sürekli gergin hissediyorum. Eşimin her söylediği ya da yaptığı davranış beni öfkelendiriyor. Beni anlamadığını düşünüyorum. Sürekli üzerime geldiği hissini yaşıyorum. Beni çıldırtacak ne varsa yapıyor. Yeteri kadar zaman ayırmıyor. Benim sorunum kocamla, o düzelirse bende düzelirim. Bana dokunmasını istemiyorum. Cinsellik mi? Asla! Değil sarılmasına yanıma yanaşmasına dahi tahammül edemiyorum. İlişkimiz daha fazla bozulmasın diye cinsel benimle yatmasını engelleyecek ortamlar yaratmaya çalışıyorum. Cinsel isteksizliğim son üç aydır iyice belirginleşti. Bazen onu kırmamak için katlandığım oluyor. Cinsel birleşmenin bir an önce bitmesi için inanın Allah’a yalvardığım oluyor. Her kadın böyle şeyler yaşar mı? Bilmiyorum. İki lafı bir araya getiremez olduk. Zaman zaman acaba bu ilişkiyi bitirsem mi? Diye düşündüğüm oluyor. Hem ona hem bana yazık. Bir yaşında bir kızımız var. İnanın o olmasa ayrılmayı belki daha fazla düşünürdüm. Cinsellikle ilgili yazılar erotik filmler hiç biri ama hiç biri benim ilgimi çekmiyor. Sorun bende mi? Diye düşündüğüm oluyor. Aslına bakarsanız tüm anlaşmazlığımıza ve cinsel sorunumuza rağmen onu seviyorum.”

Cinsel isteksizlik sorunuyla psikiyatristlere gelen kadın sayısı hayli fazla. Toplumda böylesi bir problemi olup da gelemeyenler ise gelenlerden çok daha büyük bir oranda mevcut. Hep aynı şey oluyor. Kadın ya da erkek her kim olursa olsun psikiyatriste artık yapacakları bir şeyleri kalmadığında geliyorlar. Yani tükenme noktalarında. Bu denli geç kalmalarında bir neden de yaşadıkları sorun neyle ilgili olursa olsun o sorunun kendileriyle ilgili-beyinleriyle- yanlarını görememelerinden kaynaklanıyor olabilir.

Yukarıdaki kadın örneği üzerinden konuşalım. Anlattıklarından şöyle bir hisse kapılabiliriz, her gün ve günün tamamında cinsel isteksizlik sorunu sürmektedir. Oysa dikkatli sorguladığımızda hiç de öyle olmadığını görürüz. Bu sorunun bazen yaşandığı bazen yaşanmadığını anlarız. Gerçekte, bariz bir sorun olmadığı sürece kadın ya da erkek birbirlerine karşı cinsel ve duygusal ilgilerini yitirmezler. Bir şartla, ilk andan beri çekici bulmamak koşulu ile.

Bu bariz sorunlar neler olabilir;

Eşlerden birinin uyguladığı şiddet diğeri tarafından nefret ve öfkeyle karşılanıyorsa

Eşlerden birinin cinselliği yaşama tarzı diğerini ters geliyor ve sıkıntı yaratıyorsa

Eşlerden biri ya da her ikisi cinsel isteksizlik yaratma potansiyeli olan bir yapıda olabilir.

İlk iki durumda eş ya da partnerlerden diğeri zaten kendi ilişkisi dışındaki cinsel uyaranlar karşısında heyecanlanmaya devam edecektir. Bu da bize cinsel isteksizliğin sorunu yaşayan kişiyle değil de karşıdaki kişiyle ilgili olduğunu gösterecektir. Yani eş ya da partner değiştiğinde sorun ortadan kalkacak demektir.

Bariz neden olarak saydığımız sonuncu neden ise cinsel isteksizlik yaratma potansiyeli olan yapıyla ilgilidir. Yani bu şu demek; bazı yapılar var ki, onlar cinsel isteksizlik rezervleriyle doğuyorlar. Günün birinde patlak verebilecek ve ilişkiyi sıkıntıya sokabilecek bir rezerv bu. Lafın kısası bazı yapılar-beyinler saatli bomba düzenekleriyle doğuyorlar. Zamanı geldiğinde de bu düzenek harekete geçiyor. Bombanın patlama zamanını üzerine etki eden yaşam olayları var mı? Bana sorarsanız, yok! Sorunu yaşayan kişiye sorduğumuzda, yukarıdaki örnekte olduğu gibi partneri ya da eşinin tutum ve davranışlarıdır. Bu tip sorun yaşayan çiftlerin terapilerin de çoğunlukla diğer partnerin ya da eşin yapısal (davranışlarıyla ilgili) bir sorunu olmadığını fark ederim. Bu noktayı belirtmekteki amacım, sorunu yaşayan kadın ya da erkeğin algısındaki çarpıklıktır. Yani negatife odaklı his ve düşünceler birinin diğerini doğru ve sağlıklı algılamasını engellemektedir.

Peki, ağırlıklı olarak hangi tip yapılarda ileride cinsel bir sorun (cinsel isteksizlik, cinsellikten tiksinme, sertleşme eksikliği ya da vajinismus dediğimiz kadının cinsel ilişkiye izin vermemesiyle karakterize bir cinsel problem) çıkabilme olasılığı vardır.

Sokaktaki insanları ikiye ayırabilirsiniz. A yapısında olanlar ve B yapısında olanlar. A yapısında olanların doğuştan kare şeklinde beyinleri olsun. B yapısında olanlarında yine doğuştan üçgen şeklinde beyinleri olsun. Benzetmeye devam edersek, kare beyine sahip insanların inişli çıkışlı ya da dalgalı davranış özellikleri gösterdiğini, üçgen beyine sahip insanlarında istikrarlı ya da orta karar diyebileceğimiz davranış özellikleri sergilediklerini varsayalım. Toplumda kare beyine sahip insanların her 10 kişiden 4’ünü, üçgen beyine sahip insanlarında aynı şekilde her 10 kişiden 6’sını oluşturduğunu düşünebiliriz.

Kare beyine sahip olduğu için inişli çıkışlı bir dünyaları olan kadın ve erkekler aynı zamanda, cinsel sorun geliştirebilme potansiyeline sahip olan gurubu oluşturmaktadır. Bu tespit bize yukarıdaki kadının cinsel isteksizliğinin nedeninin eşi olmadığını göstermektedir.

Ki aynı şekilde, kadının eşiyle ilişkilerinin yolunda gitmemesinin nedeninin de bu inişli çıkışlı yapı olma olasılığı yüksektir.

Şöyle bir soru sorabilirsiniz. Peki, neden ilişkinin başlangıcında değil de daha sonraları böylesi bir sorun ortaya çıktı. Benim açımdan cevabı olan bir sorudur bu. Aynı zamanda sık karşılaştığım bir sorudur. Ben bilirim ki, soruyu soranın amacı bilgi edinmekten daha çok ilişkide yaşanan sorunlara dikkat çekmektir.

Dalgalı yapıların doğuştan var olageldiğini yukarıda benzetmelerle anlatmaya alıştım. Bir benzetme daha yapacağım. Diyelim ki sizin hayatınız bir kayık, siz de o hayatı götüren dalgalarsınız. Dalgalar yavaş ve hafif olduğunda kayıkta yani hayatta dengede kalarak ilerlemeye devam ediyor. Dalgalar şiddetlenirse kayığın denizde ters dönme diğer bir deyişle alabora olma ihtimali artacaktır. Yani hayatınız aksayacaktır. İşler yolunda gitmeyecektir. Ve bilmelisiniz ki dalgaları şiddetlenmesine neden, dışarıda çıkan rüzgâr ya da fırtına değildir. Fırtına beyinde kopmaktadır. Sinir hücrelerinde ve sinirler arasındadır fırtına. Başka bir yerde değil.

Aslına bakarsanız yukarıdaki örnekteki kadında cinsel isteksizliğin yanı sıra dönem dönem sıkıntı, hayata karşı genel bir isteksizlik, her şeyi büyütme, yorgunluk, uyku sorunları, ani öfke patlamaları da beklenen yakınmalardır. Dönem dönem dememizin nedeni inişli çıkışlı yapının iniş dönemlerinde bu rahatsızlıların yaşanıyor olmasındandır. Çıkışta bir sorun ama psikiyatriste kimse “ben iyiyim galiba bende bir sorun var, bu iyi durumumu bir tedavi eder misiniz” diye gelmiyor.

Cinsel isteksizlik sorunları ağırlıkla psikiyatriyi ilgilendiren sorunlardır. Erken boşalma, vajinismus sorunlarında olduğu gibi. Bu tipten sorunlar yaşandığında, sorunun nedenini başka yerlerde aramayıp zaman kaybetmeden bir psikiyatristle görüşmek en doğru karar olacaktır.

Scroll to Top